İskelet: (Toprağın altında, sessiz, boş bir alanda, kendi kendine konuşmaktadır.) Kaçıncı olacak bu deneme? Yüz mü? Bin mi? Sayısını bile unuttum artık! Ah nerden girdim bu işe? Neden evet dedim Cehennem Meleği olacak o deyyüse? (Kulağına Cehennem Meleği’nin fısıltıları çalınır: İkna edersen sahip olduğu her şeyi bırakmaya, azat olacaksın bu dipsiz kuyudan.) Ah, Cehennem Meleği… Gafil avladı beni! Tabii hiç beklemediğim anda, kalleşçe olunca öldürülüşüm, afalladım hâliyle. (Yeniden Cehennem Meleği’ni duyar: Döneceksin hayata, ama bir şartla, ikna edersen her şeyini bırakmaya!”) Meğer ne menem bir işmiş bu! Nasıl desem, canımdan can koparmak gibi! Acaba neyse cezam çekmek daha mı iyi olurdu? Aa ama ateşler içinde yanmak demekse bu… Yook! Gelemem öyle şeye! Mecbur halledeceğim bu işi! Evet, bu sefer bitireceğim bu çileyi! (Yaşlı Adam’ın uzaktan gelen ayak sesleri toprağı hafif hafif titretiyordur.) Geliyor! Ne çabuk? Tamam. Hesabım kitabım, tamam. Uzun takdimlere gerek yok, bir işe yaramıyor zaten! Sade ve net! Evet! Korkup, neye uğradığını şaşırsın, bir an bile düşünmeye fırsatı olmasın! (Titreşim hızlanır.) Bak bak nasıl da hızlı hızlı ilerliyor… Yazık! Paçayı sıyırabileceğini zannediyor! (Bir süre daha yaklaşan ayak seslerini dinler.) Yaklaştı! Hadi bakalım, üç, iki bir… Yukarı! (Topraktan gün yüzüne çıkarken, çatırdama sesleri duyulur.)
İskelet: (Yaşlı Adam’a) Dur! (İç ses: Off be, ne çıkış oldu ama! Zamanlama tam ayarında!) (Bir an durur.) (İç ses: Ee nasıl ya? Korkmadı bu! Ama böyle olmaz ki! Korku çıkarsa denklemden, elde ne kalır? Sıfır!)
(İskelet, Cehennem Meleği’nin sesini duyar: Kurtulacaksın, ikna edebilirsen her şeyini bırakmaya. İç ses: Ah acımasız cehennem meleği, bu da bana yeni bir oyunun değil mi?)
Yaşlı Adam: Kardeş bir müsaade et…
İskelet: Sana dur dedim! (Sert bir şekilde iter.) (İç ses: Aman! Sert mi oldu biraz? Gerçi sen görüntüye bakma, bilirim, bünye sağlam! Hadi bir hamle daha.) Neden burada olduğunu biliyorum!
Yaşlı Adam: Ah sen nereden bilecen… Ben taa öte uçtan… (Yaşlı Adam’ın sesi gitgide boğuklaşır.)
İskelet: (İç ses: Ne adam ya? Kendini kurtarmak için atmayacağı palavra yok! Ama bana sökmez çünkü ciğerindeki nefes kadar yakınım ona!) Oyunu bırak! Biz bizeyiz!
Yaşlı Adam: Sen kimsin kardeşim?
İskelet: Ben… kim miyim… Ben… (Kıvranır gibi) (İç ses: Ah bir söyleyebilsem gerçeği… Yasak olmasa da, işin iç yüzünü detay detay anlatabilsem. Ama yapamam! Kural bozulur, kurtulma şansım da kendim gibi mort olur! O yüzden bir kez daha) Ben… Ölüm! (Yaşlı adam bu cevaba güler.)
Yaşlı Adam: Tabii tabii, ben de lamba cini.
İskelet: (İç ses: Ahh yapma işte şunu!) Bir karar ver. Malın mı, canın mı?
Yaşlı Adam: Malım!
(İskelet’in iç sesi: Hem de önde gideni!)
Yaşlı Adam: Canım! Aman benim canımdan başka neyim var ki…
İskelet: (Kestirip atar gibi) Her seferinde aynı şey! (Yaşlı adamın sesi duyulur: “Ha?”) (İç ses: Apışıp kalırsın işte böyle!) Hemen şimdi bütün parandan vazgeçersen canın bağışlanacak, yoksa…
Yaşlı Adam: Yoksa ne, ölecek miyim?
İskelet: (İç ses: Şimdi gidişat çok belli! Önce inkar…) (Yaşlı Adam’ın boğuk sesi duyulur: Hadi be oradan kemik torbası!) (İç ses: Sonra karşı tarafa bok atma…) (Yaşlı Adam: Hırsız köpek!) (İç ses: Hıh, son olarak da tabii ki meydan okuma ve blöf!) (Yaşlı Adam: Ulan erkeksen şimdi burada alırsın canımı da görelim, hadi!) (İç ses: Ah zekice! Bu hamleler dakikada rakibin işini bitirir! Az kullanmadık zamanında!) (Cehennem Meleği kulağına fısıldar: İkna et! İkna et!) (İç ses: Hadii çalıştır artık şu saksıyı, yerine getir sana koşulan tek şartı!) (Cehennem Meleği tekrar kulağına fısıldar: “İkna et! İkna et!”) (İç ses: Tamam diyecek sadece… Bırakıyorum her şeyi diyecek. Ben de döneceğim yuvama!) (Yaşlı Adam’ın koşma sesi duyulur.) (İç ses: Kaçıyor!) (Yaşlı Adam’ı takip eder.) (İç ses: Tamam! Üzerine gideceğim! Kurala uyup kendimi açık etmeyeceğim ama söylediklerimle anlayacak gerçeği, aslında karşısında duran ta kendisi!) (Cehennem Meleği: İkna edersen kendini her şeyini bırakmaya, kurtulacaksın bu dipsiz kuyudan!) (İç ses: Ahh! Ben senim ulan anlasana!) (Yaşlı Adam’a seslenir) Sol cebinden başla boşaltmaya! Ne koymuştuk oraya? İki… üç… hayır, tam dört deste para! (İç ses: Bir yavaşladı sanki.) İç cepte tomar tomar dövizler! O astara diktirdiğin altınların da hepsini bırakacaksın! (Yaşlı Adam’ın adım sesi kesilir.) (İç ses: İşe yarayacak galiba!)
Yaşlı Adam: Sen… Kimsin?
(İskelet’in iç sesi: Farkına varıyor mu yoksa?)
Yaşlı Adam: Onun bunun maşası şerefsiz ajan!
(İskelet’in iç sesi: Haydaa!)
Yaşlı Adam: Öldürürüm ulan seni!
(İskelet’in iç sesi: Canını kurtaracağına hala saldırma peşinde! Bu derece mal mıydım ben yav? Lanet olsun arkadaş o zaman bana!) (Yaşlı Adam’ın düşme sesi duyulur.) (İç ses: Aa! Düştü! Of, fena düştü hem de… Şimdi kudurup köpürecek iyice… Saldıracak üzerime! Ben ne yapacağım peki? Tehdit? Kimsenin bilmediği en ayıp sırları döksem ortaya? Kirveyle girilen işler, o meşhur ihaleler! Yok yaa… Başlar yine “ispat edemezsin”lere! Ki edemem de… Çünkü öyle güzel örttüm ki üzerini, bir Allah’ın kulu… )
Yaşlı Adam: Yandık! Kaçmam lazım.
(İskelet’in iç sesi: Ne oluyoruz be?)
Yaşlı Adam: Aa gitmiyor ayağım tutuldum! Yecüc! Bu da senin bir marifetin değil mi?
İskelet: (İç ses: Valla ben bir şey yapmadım! Ben mi yaptım?) (Yaklaşan bir kalabalık sesi gelir, Yaşlı Adam ve İskelet aynı anda “Eyvah! Geliyorlar!” der.) (İç ses: Ne çabuk? Vaktim daraldı!) Geliyorlar! Dinle! Sen ki milletin sevgilisi, vekili, her evin, her devrin en zekisi! Para dediğin nedir ki? Gittiğin yerde kat be katını yaparsın. Hadi boşalt ceplerini! Hem bu sürgün uzun sürmez, davulla, zurnayla dönersin yine makamıma! O meşhur koltuğa… (İç ses: Koltuğuma! Ah yine herkes ağzımın içine bakar! Adamlarım! Hürmet yağar üstüme ve para!)
Yaşlı Adam: Tamam, sen kazandın.
(İskelet’in iç sesi: Nasıl? Bu muydu yani, bu kadar mı?)
Yaşlı Adam: Şimdi bakayım… şurada… bir elli bin avro… (İskelet paraları görünce heyecanlanır. “Uuu!”) Aa hatta dur bir tane daha… (İskelet: “ooo”) Başka da zaten yok… Atıyorum…
İskelet: (İskelet paraları görünce heyecandan kafası karışır.) (İç ses: Atma! Amaan! Hâlâ mı ya?) Palavra atma! Her şeyi at! Her şeyi! (Gittikçe İsyancıların ayak sesleri yükselmeye başlar.) (İç ses: Aa, geliyorlar ama!) Ara çabuk kirveyi de, iptal et transferi! İstemiyorum de, at de, sat de! (İç ses: Ah bu sözler nasıl da yakıyor içimi! Cayır cayır… Hiç mi akıllanmadın be adam? Hayır, hayır!) Hadi diyorum sana, Çabuk! Dediğimi yap!
Yaşlı Adam: Ama yapamam!
İskelet: (İç ses: Biliyorum! Biliyorum çok zor!) (Cehennem Meleği: Olmayacak yine, belli!) Çok zoor! (Cehennem Meleği: Vaktin, neredeyse tükendi!) Hadi, inatçı keçi, dediğimi yap, kurtar beni! (Cehennem Meleği: Beceremezsen, bir daha!) (İç ses: Olmuyor! Başka bir anlaşma yapamaz mıyız? Ya da en azından bir esnetme? Hı? Bu sefer paraların bir kısmını verdi… Bu da bir şey değil mi?) (Cehennem Meleği: Kural belli! Kurtulmak istiyorsan bu dipsiz kuyudan yaşamının son gününe…) (İç ses: Tamam anladık, tamam! Son günüme dönüp tüm malımı bırakmaya ikna edeceğim kendimi falan filan!) (Cehennem Meleği: Beceremezsen, bir daha!) (İç ses: Sus artık sus!) (Cehennem Meleği: Beceremezsen, bir daha!) (İç ses: Oo yaklaştılar iyice, şimdi çıkacak ok yaydan!) (Cehennem Meleği: Beceremezsen, bir daha!) (İsyancıların sesi iyice yükselmiştir.)
Yaşlı Adam: Canına sıçtığımın iti! Çabuk çöz beni! Cehenneme git, ceheneme! (Elindeki sopayla İskelet’e vurur.)
İskelet: Aptal! Sensin benim cehennemim! Sensin! (İç ses: Of! Vakit tamam!) (Ok sesi duyulur, Yaşlı Adam yere yığılır.) (Cehennem Meleği: Beceremezsen, bir daha!) Yine olmadı! Kaçıncı olacak bu deneme? Bin mi? Milyon mu? Başka bir şey bulmalı… Yeni bir plan! Bu sefer halledeceğim bu meseleyi… Dize getirmek onu bu kadar zor olmamalı değil mi? Neticede o dediğim ben, ben dediğim o! (Cehennem Meleği: Beceremezsen, bir daha!) Bulacağım bir yolunu. Bulacağım, bulacağım…