Ben, evdeyim. (Bozuk bir efektle, ses tonu kalınlaştırılmış bir şekilde) Evde! Ev – Evi – Eve. Bana bakıyor deve. (Arkadan ağızla yapılan bir ritim duyulur.) Eveleme. Develeme. Deve, kuşu kovalama. (Gitgide hızlanır.) Kovalarsan yakalama. Kuş kanat açsana, damdan aşağı uçsana! (Ağızla yapılan ritim durur, bir çocuk gibi konuşur) Nasıl öğretmenim? Bu tekerlemeyi yeni ezberledim. (Öğretmenin cevabını taklit ederek) Yeter kızım sus! (Kendisi) Susamam öğretmenim. (Başka birini taklit eder) Ayıp kız hadi eve! (Kendisi) Hayır! (Bir erkeği taklit eder, sertçe) Yasak dedim, sus! (Kendisi) tamam, sustum! Yuttum dilimi. (Sır verir gibi, sessizce) Ama aldım elime kalemi. (Yüksek sesle) Susuyorum. (Sır verir gibi, sessizce) Koydum kalemi kağıda. Yazıyorum. Gırtlağımda bir şey var. Siliyorum. O şey beni öldürür. Korkuyorum. (Derinden duyulan bir giriş: “Korkuyu geç”) Geçemem (Derinden duyulan bir giriş: “Geç korkuyu!”) Saklanıyorum. (Sır verir gibi, sessizce) Ama yazıyorum!
Boğazıma kadar dolu pisliğinizi kirçözlere, porçözlere boca ede ede yazıyorum. Bizi büyütmeyen evin, bizi büyütmeyen ülkenin bokunu püsürünü, kirini! (Bir anda, kendinden başka biri gibi) Ama evim öyle mi? (Hızlı bir ara giriş: “Pezevek amcam şıp diye damlar.”) Tertemiz! (Hızlı bir ara giriş: “Temiz tutuyoruz mecbur.”) (Reklamdan fırlamış gibi, altında müzikle) Şu genç kızlığım gibi ultra hijyenik eve dönüp de bir bakın memur bey! (Kısa bir sessizlik) Öff, siz de çok sıkıcısınız! Hadi gelin sizinle bir oyun oynayalım. Yumun gözlerinizi… Önüm arkam sağım solum sobe! Saklanmayan ebe! (Arkadan ağızla yapılan bir ritim duyulur.) Yalnız hafife alayım deme, iyi kıvırırız bu işi! Bak taşak geçmiyorum, hem ben hem de benim hayta! (Kardeşinin sesi duyulur: “Sobe!”) Ulan hayta kardeş, az düzgün dur şurada. N’apıyorsun? Bak monte ederler o elini bi yerlerine, köşeye geç, kaçmak için doğru zamanı bekle! (Sesini inceltir, arkadan ağızla yapılan ritim duyulur) Hah, görüyor musunuz memur bey ablasının sözünü nasıl da dinliyor!
(Ritim susar.) Laptop mu? Uuu yakaladın bizi… Ulan mal mıyız öyle kanıt bırakacağız orta yere. Bi kere o külüstürü sen naahh (Şarkı duyulur, kadının cümlesi yarıda kesilir) Aynasızın şansına gel, çalışacağı tuttu. Oha! Ne ara 4 milyon tıklandı lan bu? (Geçmişten kardeşin bir cümlesini hatırlar: “Abla, şarkı tamam. Gör bak fena patlayacak!”) Haklıymış piç! (Bir anda değişir) Yoo hiç, hiç duyamadım ben bu şarkıyı memur bey! Ben bu şarkıyı ilk 3 ay önce duymadım.
(Bir müzik duyulur, kadının sesinden şarkının ilk cümlesi duyulur: “Hafıza- i beşer nisyan ile malul.”)
Gece değildi, yalnız değildim, gidip gelmedim odalarda…
(Kesik kesik bazı kelimeler duyulur: “İsyan, Hüsran”)
Bütün hakkına girdiklerinizin hakkı üşüşmedi üstüme! Ben bu şarkıyı yazmadım, kardeşim söylemedi, siz buraya gelmediniz, biz hiç saklambaç oynamadık.
(Hem kadının, hem kardeşin sesinden şarkının bir cümlesi daha duyulur: “Vakti gelmiş başlamış artık nisvan-ı isyan!”)
(Arkada müzik duyulmaya devam ediyordur) Hadi hayta hadi. Tam zamanı. Atla! Ben burdayım, evdeyim. Daha ne kadar oynayacaksak oynayacağız bu oyunu, ben kefilim. Hadi koş! Koş sen, koş… Nisvan-ı isyan olan o rap benim yeminim!
(Kardeşin sesinden şarkının ilk bölümü duyulur)
Hafıza-i beşer nisyan ile malul,
Beşer şaşar, bak basit bir mahluk
Anlarsın ya adem olmuş artık heybetli bir kul
Hakkı yemiş bitirmiş tüketmiş hakkı geçmiş
Sen sandın mı böyle sürer bu devran bitmiş
Süleyman’a kalmamış sultan(lık) sade bir hüsran
Vakti gelmiş başlamış artık nisvan-ı isyan
(Kadının sesi duyulur) Güle güle hayta. Güle güle.
(Kardeşin sesinden şarkının devamı duyulurken, bölüm son bulur.)