Bir kadın kaçıyor… Kulağında sesler… Kendi sesi? Yok. Tepesinde uçaklar… Oyun mu oynuyorlar? Nedir bu kulağınızdaki? Kabus mu, gerçek mi? Peki, hiç bitmeyecek mi?
Ünlü opera sanatçısı Maria Callas’ın hayatından esinle oluşturulan bu tablo, bizlere bambaşka bir hikâyenin kapılarını araladı. Kadın ve uçakların sesinden dinleyeceğiniz iki kısa oyun, tek bir hikâyeyi merkeze alıyor: Maria Callas’tan uzak ama bir yönüyle de oldukça yakın bir kadın şarkıcının hikayesi…
Metin: Elif Karaman, Mehmet Can Engül
Reji: Mehmet Can Engül
Oynayanlar: Elif Karaman, Günkut Güven
Müzik: Rubar Dindar
Ses Tasarımı: Rubar Dindar, Mert Alperten
Proje yürütücüleri: İlker Ergün, Mehmet Can Engül, Damla Pinçe
Desteklerinden ötürü Duygu Dalyanoğlu, Ezgi Karadayı, Hayriye Büşra Solak, Leyla Tezoler ve Tolgahan Ener’e teşekkürler.
Bu proje British Council Creative Producers programı kapsamında desteklenmiştir.
Bu siyah beyaz baskı yatay formattadır ve fotoğrafik bir görüntüdür. Resim, yaklaşık 100 jet uçağından oluşan devasa bir yığın gösteriyor. Tüm uçakların üzerinde “U.S. Air Force“ yazısı var. Altışarlı veya sekizli olarak üst üste yığılmışlar. Kuru, kumlu bir zeminde duruyorlar, arada bir küçük ot tutamları görülüyor. Uçakların yukarısında, görüntünün sol üst köşesinde bir kadın figürü var, başı sağda yatay bir şekilde duruyor. Uzun, koyu renkli, ağır bir elbise giyiyor ve başı yana dönük. Yüzünde ciddi bir ifade var. Tüm figürünün etrafında mavi bir hale var.
Renkli bir serigraf baskı olan İsimsiz, ünlü Yunanlı-Amerikalı opera sanatçısı Maria Calas’ı (1923–1977) betimliyor. Callas, genç yaşlarda yoksullukla, 1940’larda nazilerin Yunanistan’ı işgaliyle birlikte ise savaşın yarattığı travmayla mücadele etmişti. Özel hayatı ve kariyeri bitmek tükenmek bilmeyen skandallarla, muazzam başarı hikayeleriyle ve trajik kayıplarla doluydu. Resimde hayalet gibi görünen esrarengiz figür, yere yığılmış Amerikan savaş uçaklarının üstünde asılı duruyor ve etrafına ruhani bir parlaklık yayıyor. Callas, parçalanmış gövdeleriyle zehirli erkekliği* ve ulus-devletlerin nekro-siyasetini* temsil eden uçakların üzerinde mistik bir güce sahipmiş gibi görünüyor.
*Zehirli erkeklik: ‘İdeal’ erkek anlayışımızı şekillendiren, toplumdaki herkes için yıkıcı sonuçlar doğuran ‘erkekçe’ nitelik davranışlara yol açan bir dizi baskıcı kültürel norm: örneğin, ‘erkek adam’ stereotipleri, duyguların bastırılması ve erkek gücünün şiddetle özdeşleştirilmesi gibi.
*Nekro-siyaset: İlkin araştırmacı ve aktivist Achille Mbembe tarafından 2003’te ortaya atılan bu kavram, belli bir sistemde iktidarı elinde tutanların, kimin öleceğine ve kimin yaşayacağına nasıl karar verdiğini tartışmaya açıyor. Mbembe, ölüme, sömürgecilik sonrası dönem ve ırkçılığın yapıları içinde yer alan biyolojik, toplumsal ya da politik bir durum olarak bakıyor.
* Metin yazarları: Rita Aktay & Ritika Biswas
Siobhán Hapaska, 1963 yılında Kuzey İrlanda’nın Belfast şehrinde dünyaya geldi. University of London (Londra Üniversitesi) bünyesindeki Goldsmiths College’de (Goldsmiths Üniversitesi) okudu (1990-1992). Heykel ve multimedya çalışmaları, soyutlama ve figürasyon arasında gidip gelen sanatçı, üretim sürecine dair şöyle diyor: ‘Akışkan fikirleri seviyorum. Mutlak olmayan şeyler daha ilginç geliyor.’ 1998’de IMMA (Irish Museum of Modern Art, Dublin- İrlanda Modern Sanat Müzesi) Glen Dimplex Award ödülünü aldı ve 2001 yılında İrlanda’yı XLVIV Venedik Bienali’nde temsil etmek üzere seçildi. Londra’daki Institute of Contemporary Arts (Çağdaş Sanatlar Enstitüsü) ve New York’taki Tanya Bonakdar Gallery’de kişisel sergiler düzenledi. Eserleri Documenta X’da yer aldı. Hapaska Londra’da yaşıyor ve çalışıyor.
“Sessiz” ile ilgili 3 görüş
Öncelikle fikrinize, yüreğinize sağlık. Radyo tiyatrosu tadında bir iş olmuş. Ama uçaklar kısmı bir oyunun içinde geçtiğinden ve diyaloglardan daha güncel ve gençleri de yakalayacak bir metin olduğunu düşünüyorum. Her iki kısımda seslerin hikayede farklı yerlere denk gelmesi hoş. Hikayeyi ayrı karakterlerin gözünden ele aldığımız tiyatro oyunları gibi. Ama burada yine bir fark var tabi (o da oyunun içinde gibi ele alınması) 🙂 Keyifle, neşeyle, kolaylıkla nicelerini yapmanızı dilerim. Sevgiler…
Çok beğendim, ellerinize sağlık. Yeni tabloları sabırsızlıkla bekliyorum 🙂
Maria’nın sahne ışığı, yeteneği gibisi yok. Bu tablonun her köşesi de onu anımsatıyor. Seslendirme, hikaye ve müzik çok güzel olmuş. Ellerinize sağlık